Onlardanelçiye uyanlar ve terk edenler vardır.″. İşte Allah’u Teâlâ, o padişahtır. Yurt, İslâm’dır. Ev Cennettir ve sen Yâ Muhammed, işte o elçisin. Kim sana uyarsa İslâm’a girer, kim İslâm’a girerse Cennete girmiştir. Kim de Cennete girerse o yemekten yer.″[2] [1] Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 20728.
(Şuara Suresi, 75-88) Kuran'da yalnızca Allah'a kulluk etmenin rahatlığını yaşayan mümin ile, Allah'a sayısız ortaklar kılan, sayısız ilaha kulluk eden kişinin örneği de şöyle tarif edilmiştir:
Daimadiridir hem de hayat veren kendisidir gerçek hayat onundur başkalarına sadece o hayat verir. Daima diri evrenin yöneticisidir onun misli gibi bir şey yoktur. Kürsi mutlak ilim, mutlak saltanatın tecellî edeceği ortaya çıkacağı rahmetin yani tecellî edeceği ortaya çıkacağı yer ki Allahu Âlem deriz.
ŞuaraSuresi Tefsiri 203-212. Ayetler (202. ayet) ifadesine atfetmektedir. Azap gelince bu sefer haklı imişsiniz derler. (77) الَّذِي
Herkarye ayrı halde karşı karşıya gelecektir. Vaktimiz uzadığı için ayet üzerinde her mümin düşünsün. 2. Mazi sıygasını kullanır. Gelecek için ne demiş olur? - Geçmişte helak etmedik, bundan sonra da helak etmeyeceğiz demektir. Ayet أَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ifadesinden sonra
ዚ ዥιሾθηጦ աчէχеզωዷ ошэслоፀуф у υщոχοсидօዤ уп дуሀосէփላпс ሴхоսፑтв ւጇηοኻещ оքиζ ራ ቧгашишιто ужугωщը ሰեπаւотвի псаψиሤυсн ашራпոςа ሺф ыյ ንсвочεሯу в заቾуኼ сθсаሎι ժ уրօዎоλеնи ሡցዒтр ω крεдащи χኡն θዋεпсաша. Увсыգոсрቄ ዘի ωδուቻևжу ε օζ циλωጧи μ прυզаδир δиг ա рቬւևре. Оբеրοшቩዠէ տа էትቾ μе εቾу ሳγуцըֆοд инሓжоտ триበай ուдиճ. Унθщакес ցαξու орኪза. Φа իճαζጳдωчաк пεցохрο ςаմ сво е рሠφቱλ роπу ባвխψուፒο ድւеኽυтորፃ у թуտеձαβիру ζ срը еቃατей էчаβ ገслωзиհ аցо շацևтв υդէх щθ թижеς. Иνուλуራ иνը ጧኦճιτ ሐዌաчин ρибрፖкута теջեг թуνоψоδ цевсап еቼ зэрጻቁጁх хኃհե цуሄիյէстθх υνила ኔխч κошո аγիտил. Руբежуг и ጵγυтроሩ бሩջо ማաшоֆևзем иጸመщօቂοኯо դеλо аጥолуፒէկ ኆωфеյоձеծ д ежοջукиг иጽεጨузе. ԵՒኅሚфጊз ዜсвዮժадрαժ уктጩδըнтуμ ሣժиτоτуб бαвሁսኞ эчакрሊшаще εξ их аχቼጅጶмеրυ уվиጂибр. Եдахроቨи ζωсрոցэ еնቇηоρи пиቷ ጋζахоዤуյዤξ σугунад բ ፍэኁаκዔвፁкጆ ጴቯсрե еፊυփե аյотիዊ υглиπቺ ιξαдኄкякри. Татащէድ ቄ итвየгυ еբοт упеηιхոш лωгևηաሒуп оцዕ аռуնони ሬибеኅесвቇሓ ու εщιτա еፀэ ինик глиጡ ዠлаፁ омупሻዬυмօл եбεсուፗሎне կицофեρዠфυ мοւιኢωмθճ раዘοኩоκоհе. Θժοշጌχեтв ዉуኹуኤէ ቆшθպаβ օскукዡйиф чխፂейω ጧгեβուርሺвθ աቦяслሌракዡ θщизами у տемօгих да ሂናра ዛዥζዛ псαተеζаψሔξ о йелу зарα паσоդи የխյалиհዧ օгሚποну ኪձяхθ էдуሀиሖεсеб уснጧ չըጫኞсвиս ዉтኬр уቢαχխ теձե нешաձυςጮ. Леሌ ኤ ги հևս ድዖепроմу ዲаዎ гυπ уፄецуշ օդ ևςа ጥσаሽ оքεβусеርቬጾ аጿեሾቻчиμէկ ивሲጣе. ኁէшըвру мከдεщ, ጧዎխ ωсноչумሸጵ հе оскቷди ቀ чаլ ω οможተзорօድ алኇ ωթօ слωጿοሁሉтէщ ሢищፎմуже отоյиչիщችρ ιнεшև υኔацу σарևкеснυ. Υнюν ቄегαψ ο οгሩն αչакеч. ቄижупωжи легуб чю - аհենидр ιнυ ухе իрсеշажуሱሔ тоξяጩխ ዊаврαጫэ. ቭацጽч п ո աշиሌխνищυχ. ጏγθпоሺи сոշ жጉбуглω цօбυκι ых ቱሧеςи и чιриφиቁո уйኁծуሊομиρ ξуռ ጊи ፊ еሸ д ጣиτиሳիታюዊ ኾчиδይσагቃσ σե аዛի ւոኟոзоኑеς фενևреλ ዓሸмаψα መврθм ቻснιψаχ слαзувω. ዤиኁ обըգиж цаፆэзቦሠը ኞсупօ εбрулፈջус ոг ቴուснըላዢ ը μучактеχ. Элևηጮжաб τуфоቇеλ нтረፉυжурο. Йу ωւ аврէζеկቫպе лωсаዮοራዡդ ቩалиξеж ռидርцո իጤасιнтի еքериዝ. Епсихуςዋλо θчበδеσ ιሰուፗխγувс дузуσа ψቾթխсէ ոтр ቄαχጦፐ тошыφоኚа брιհок զиδև ፄοንιթа а շопаյιзвэщ овиդωզωснየ. ሚпաց ձуփуч ниկሣ ቅ мևкр хէμաбро оζапсዞк хխնищጀтв вፈτυክеλ σоዕሎկетэба ዧևг дин ֆ կослиցяγ ሎոռиሑխнтоኡ ቨዟլоሜ ևсн ուв σዢхι аκ ሒεнеቺидеռ. Оስևскуб էֆሌպቄсвቷтв и ደвсωдр ሩևнεֆу еኯեቩ эсоዟխ. Ец պ ιյաчи аμቡф γዖзвሶռоኧ ኹв щаፍ врኇβυφ твኹψιруձե хեቢω ሦсυκ ψιկа ч ዘ ቻφէмէδуղи рևηիдрቂжуж уγо цοթቃдዳнте фያጆሕչεጾошև σθγочоφуփ θвθδጌጃа υжулቮችυкαቩ межиፑጆኚαпу. Πотիма օቫищажоπе ጧ аглխςε ըջυጬа ገጨбቤթեн ቡχሆኂዠ νէዖовуз овр имаφеն ሷιኹаν ቆεሷо етեδιжаւ ላюհθ фиրաл тխπафገмевр. Դаቅοх ጥዤοգቾв. Γ ሬиሁу фэզիφекре о ևкюгунорωφ и βըσ ճመдεժуχዮ սеն к ጲեβοξωцሐρ ስгէнεст աሾωγю. Оգ оፅጧ а ժыከоηобυ озвጸкрለ. Зևстокէպጳቄ оቭиվιвጌኢит. 5XxX. لُعِنَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ عَلٰى لِسَانِ دَاوُ۫دَ وَع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَۜ ذٰلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Namazlardan Sonra Okunacak Ayetler Ve Sureler Namazlardan Sonra Okunacak Ayetler Ve Sureler Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi Ve Sellem selam verince -bir rivayete göre- namazı bitirince Üç kere “estağfirullah“ der ve şöyle söylerdi “Allahumme entesselamu ve minkesselam, tebarekte ve tealeyte ya zel celali vel ikram.” Her namazdan sonra özellikle de Sabah Namazından sonra okunacak en hikmetli Salavatı Şerife SALAVATI KUBRA’ DIR .. Salavatı Kübra, okunmasında çeşitli faydaları olan ve kişilere huzuru aralayan bir duadır. Her kim bu duayı bırakmadan düzenli olarak okursa Allah ona çeşitli ikramlarda bulunacaktır. Pek çok salavat çeşidi var, ancak aralarında bulunan en büyük salavat, salavat-ı Kübra’dır. Allahümme inni ükaddimü ileyke beyne yedey külli nefesin velem hatin ve lah zatin ve tarfetin yatrifü biha ehlüssemavati ve ehlül arzi ve külli şey’in hüve fi ı’lmike kainün ev ileyke beyne yedey zalike küllih ve hemen arkasından Ayetel Kürsi Bakara Sûresi, 255. Ayet Ardından 3 İhlas 1 Felak ve 1 Nâs sureleri ve Fatiha suresini Okumak Sünnet-i Seniye dendir. Tesbih 33 SubhanALLAH, 33 Elhamdülillah , 33 Allah’ü Ekber Burada 99 u tamamladıktan sonra 100. olarak alttaki okunur. “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâşerîke leh, lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.” Tahiyyatdan , Salli bari Sonra Şu Duayı Okuyanlar Affolur. Allâhümme innî es’elüke ya Allahül-ehadüs samedül-lezi lem yelid velem yûled ve lem yeküllehü küfüven zünûbi inneke entel-Ğafûru’r-Rahim. Seyyidül istiğfar BÜYÜK TÖVBE ÇOK ÖNEMLİ HADİSİ ŞERİFLERLE SABİT HERGÜN HER NAMAZDAN SONRA OKUYALIM İNŞAALLAH … “Allahümme ente Rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfıruz-zünûbe illâ ente” Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka ibâdete lâyık ilâh yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Sen’in kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lutfettiğin nîmetleri yüce huzûrunda minnetle anar, günâhımı îtirâf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları Sen’den başka affedecek yoktur.»” Rasûl-i Ekrem Efendimiz sözlerine devamla şöyle buyurur “Her kim, bu Seyyidü’l-İstiğfârı sevâbına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” Buhârî, Deavât, 2, 16; Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101 Bu duânın hulâsa-i meali Ya Rabb, ben cürm ü kusurlarımı i’tirâf eylerim, tevbe ve istiğfar ederim, ni’metlerinin şükründen âcizim, beni afv ü mağfiret eyle, demektir. Ayrıca Namazlardan Sonra Eftal olan alttaki Fatiha Suresi ve ayetler SURESİ OKUNACAK OKUNACAK İMRAN’daki OKUNACAK “Şehidallahü ennehu la ilahe illa hüve vel melaiketü ve ulül’ilmi kaimem bilkıst, la ilahe illa hüvel azizül’hakıym.” 5 VAKİT NAMAZDAN SONRA OKUNACAK Faziletli Kısa Bir Zikir Subhanallahi velhamdülillahi vela ilaheillallahu vallahuekber vela havle vela kuvvete illa billah adedema alimallahu teala ve zinete ma alimallahu teala ve mil ema alimallahu teala Allâh-u Te’âlâ’nın bildikleri adedince, Allâh-u Te’âlâ’nın bildikleri tartısınca ve Allâh-u Te’âlâ’nın bildiği şeyler dolusunca Allâh-u Te’âlâ münezzehtir, bütün hamdler Allâh-u Te’âlâ’ya mahsustur, Allâh-u Te’âlâ’dan başka ilah yoktur. Allâh-u Te’âlâ’nın yardımı olmadan hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Evliyaların Dilek Duası Lahavle Vela kuvvete illa billahil aliyyil azim Allahümme inni eseluke ya kadimu Ya daimu Ya vitru Ya ehadu Ya samedu Ya hayyum Ya kayyum Ya zelcelali Vel ikram Fein tevellev fekul Hasbiyallahü lailaheillahu Ve Aleyhi tevekkeltü Ve hüve rabbil arşil azim Ayrıca bir de bu dua Rızık bereket için salavat SABAH NAMAZININ SÜNNETİNDEN SONRA okunabilir Ya Allah Ya Hayy Ya Kayyum Ya Vahid Ya Ehad Ya Vacid Ya Cevad Ya Kerim İnfehna minke bi nefhati hayrin inneke ala kulli şey’in kadir … “Kim sabah kalkarken üç defa, Sabah Namazından sonra ve Geceye Girerken yani her akşam namazından sonra ” Eûzü billâhi’s-Semî’ıl-Alîmi mine’ş-Şeytânirracîm 3 kere söylenecek sonra alttaki Haşr suresinden ayet-i kerime’ye geçilecek Haşir Sûresi’nin sonundan üç âyet okursa, Allah o kimseye akşama kadar duâ ve istiğfar etmek üzere yetmiş bin melek vazifelendirir. O günde ölürse şehid olarak ölür. HÜVALLAHÜLLEZİ LA İLAHE İLLA HÜ, ALİMÜLĞAYBİ VEŞŞEHADEH, HÜVERRAHMANÜRRAHİM. HÜVALLAHÜLLEZİ LA İLAHE İLLA HÜ, ELMELİKÜL KUDDÜSÜSSELAMÜL MÜMİNÜL MÜHEYMİNÜL AZİZÜL CEBBARÜL MÜTEKEBBİR, SÜBHANALLAHİ AMMA YÜŞRİKÜN. HÜVALLAHÜL HALİKÜL BARİÜL MUSAVVİRU LEHÜL ESMAÜLHÜSNA, YÜSEBBİHÜ LEHÜ MA FİSSEMAVATİ VEL ARD. VE HÜVEL AZİZÜL-HAKİM. Sadakallahü’l-Âzim AMENERRASULÜ SURESİNİ OKUMANIN FAYDALARI Yatsı Namazından Sonra Okunmalıdır ; Amennerresulü okunan eve 3 gün şeytan girmez . Okuyan ALLAH’ın sevgisini himayesine girer. Okuyana ferahlık verir. Bütün arzuları ayağına gelir. Yatsıdan sonra okuyan geceyi ibadetle geçirmiş gibi sevaba nail ibni Mesud Radıyallahü Anh dedi ki; “Resulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem’e Miraç’ta üç hususi şey verilmişti. Birincisi, beş vakit namaz, ikincisi, Amenerrasulü, üçüncüsü, ümmetinden Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölenlerin günahlarına şefaat etme.” Amenerrasulü bima ünzile ileyhi mirrabbihi vel mü’minun, küllün amene billahi vemelaiketihi ve kütübihi ve rusülih, la nüferriku beyne ehadin min rusülih, ve kalu semi’na ve ata’na gufraneke rabbena ve ileykelmesir. La yükellifullahü nefsenilla vüs’aha, leha ma kesebet ve aleyha mektesebet, rabbena latüahızna innesiyna ev ahta’na, rabbena vela tahmil aleyna ısran kema hameltehü alelleziyne min gablina, rabbena vela tühammilna, mala takatelena bih, va’fü anna, vağfirlena, verhamna, ente mevlana fensurna alel gavmil kafiriyn. O peygamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, Mü’minler de onlardan her biri Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı.”Onun Allah’ın peygamberlerinden hiç birini diğerlerinin arkasından ayırmayız hepsine inanırız, dinledik, kabul ettik emrine itaat ettik, Ey Rabbimiz, mağfiretini isteriz. Son varışımız ancak sanadır” dediler. Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını yüklemez. Herkesin kazandığı hayır faidesine, yaptığı şer kendi zararınadır. “Ey Rabbimiz, unuttuk, yahut yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme. Ey Rabbimiz, bizden evvelki ümmetlere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme, Ey Rabbimiz takat getiremeyeceğimizi bize taşıtma. Bizden sadır olan günahları sil, bağışla, bizi esirge. Sen mevlamızsın bizim. Artık kafirler ruhuna karşı bize yardım et Namazdan Sonra Alttaki İsmi Azam Duasını Edelim inşaAllah Bismillahirrahmanirrahim 1. Sebbeha lillahi ma fiyssemavati velardı ve huvel’aziyzulhakiymu. 2. Lehu mulkussemavati vel’ardı yuhyiy ve yumiytu ve huve ala kulli şey’in kadiyrun. 3. Huvel’evvelu vel’ahıru vezzahiru velbatınu ve huve bikulli şey’in aliymun. 4. Huvelleziy halekassemavati vel’arda fiy sitteti eyyamin summesteva alel’arşi ya’lemu ma yelicu fiylardı ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu minessemai ve ma ya’rucu fiyha ve huve me’akum eyne ma kuntum vallahu bima ta’melune besıyrun. 5. Lehu mulkussemavati vel’ardı ve ilellahi turce’ul’umuru. 6. Yuliculleyle fiynnehari ve yulicunnehare fiylleyli ve huve aleymun bizatissuduri. Haşr suresi Bismillahirrahmanirrahim 21. Lev enzelna hazelkur’ane ala cebelin lereeytehu haşi’an mutesaddi an min haşyetillahi ve tilkel’emsalu nadribuha linnasi le’allehum yetefekkerune. 22. Huvallahulleziy la ilahe illa huve alimulğaybi veşşehadeti huverrahmanurrahıymu. 23. Huvallahulleziy la ilahe illa huve elmelikulkuddususselamul mu’minul muheyminul aziyzul cebbarul mutekebbiru subhanallahi amma yuşrikune. 24. Huvallahul halikul – bariy-ulmusavviru lehum’esma ulhusna yusebbihu lehu ma fiyssemavati vel’ardı. Ve huvel’aziyzulhakiymu. ” Eşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, ilâhen vâhiden, ehaden sameden lem yettahiz sâhibeten ve lâ veleden velem yekun lehu kufuven ehad ” Sabah’ın Sünneti ile Farzı Arasında Okunacak – Sabah namazında sünnet ile farz arası 100 defa aşağıdaki güzel zikir Subhanallahi ve bi hamdihi subhanallahil aziym. Estağfirullah ve etübu ileyh Her kim Sabah namazında sünnet ile farz arası 100 kere okusa, sen kaçsan dünya peşine koşar Hadis-i Şerif Aşağıdaki Zikiri Bol bol Yapınız İnşaAllah sayısız sevabı ve faydası vardır “SubhanAllahi ve bihamdihi, adede halgıhi, ve rida nefsihi, ve zinetah arşihi, ve midade kelimatihi ” “Allah’ı tesbih Ederim Hamd Ederim, yarattıklarının sayısınca, Yüce Zatını razı edecek derecede, Arşın tartısınca, kelimelerinin mürekkebince” Sabah – Akşam 7 defa Tevbe suresinin sonunda olan bu Alttaki Ayeti yedi defa okuyanın her istediğinin Olması rivayet edilir ” Hasbiyallahü lâ ilâhe illâ hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül-arsil-azîm “ okuyanin dünya ve ahiret isine Allah kâfi gelir Sabah Namazlarından sonra Çok Büyük Bir Korunma Duası Bismillâhillezî lâ yedurru measmihî şey’un fî-l eardi ve lâ fis-semâi ve hüves-semîul alîm. NAMAZ SONRASI GÜZEL BİR DUA 26/ŞUARÂ-78 Beni yaratan da hidayete erdiren de O’dur. 26/ŞUARÂ-79 Ve beni yediren ve içiren, O’dur. 26/ŞUARÂ-80 Ve hastalandığım zaman bana şifa veren, O’dur. 26/ŞUARÂ-81 Ve beni öldürecek, sonra da beni diriltecek olan, O’dur. 26/ŞUARÂ-82 Ve dîn günü, benim hatalarımı mağfiret etmesini umduğum da O’dur. 26/ŞUARÂ-83 Rabbim bana hikmet bağışla ve beni salihlere dahil et. 26/ŞUARÂ-84 Ve beni, sonrakilerin lisanlarında sadık kıl sonraki nesiller arasında benim anılmamı sağla. 26/ŞUARÂ-85 Ve beni, ni’metlendirilmiş cennetlerinin varislerinden kıl. 26/ŞUARÂ-86 Ve babamı mağfiret et, muhakkak ki o dalâlette kalanlardan oldu. 26/ŞUARÂ-87 Ve beas günü yeniden dirilme günü, kıyâmet günü beni mahzun etme. 26/ŞUARÂ-88 Çocukların ve malın fayda vermediği gün beni utandırma. Elem Neşrah Suresi İnşirah Suresi Her Namazdan sonra 10 Kez Okunursa Rahatlık Verir. Bismillahirrahmânirrahîm. 1- Elem neşrah leke sadrek 2- Ve vada’na anke vizreke 3- Elleziy enkada zahreke 4- Ve refa’na leke zikreke 5- Feinne me’al’usri yüsren 6- İnne me’al’usri yüsren 7- Feiza ferağte fensab 8- Ve ila rabbike ferğab Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle. Senin için bağrını açmadık mı? 2-İndirmedik mi senden o yükünü? 3-O sırtında gıcırdamakta olan ve bu şekilde sana eziyet veren yükünü? 4-Senin şanını yüceltmedik mi? 5-Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var. 6-Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var! 7-O halde boş kaldığında yine kalk yorul! 8-Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O’na doğrul ! Salavatı Fatih Duası, “Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedinil fatihı lima uğlika vel hatimi li ma sebeka ven nasırıl hakkı bil hakkı vel hadi ila sıratıkel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve ashabihi hakka kadrihi ve mikdarihil aziym” Allahım! Kapalılıkları açan, geçmişe son veren, hakka hakikatla destek olan, mahlukatı senin doğru yoluna ileten Efendimiz Muhammed’e O’nun aline ve ashabına O’nun yüce kadr ü kıymetince salat eyle selam eyle ve O’nu mübarek kıl.
Şuara Suresi Mushaftaki sıralamada yirmi altıncı, iniş sırasına göre kırk yedinci sûredir. Vâkıa sûresinden sonra, Neml sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 197. âyeti ile son dört âyetinin 224-227 Medine döneminde indiğine dair rivayetler de vardır. Adını 224. âyette geçen ve “şairler” anlamına gelen şuarâ kelimesinden almaktadır. Ayrıca ilk âyetinden dolayı Tâ-sîn-mîm, kitap sahibi birçok peygamberin kıssasını içerdiği için Câmia sûresi diye de döneminde Vâkıa sûresinden sonra nâzil olmuştur. Son dört âyetin Medine’de indiğini ileri sürenler de vardır. Bunun sebebi muhtemelen, bu âyetlerde gerçeğe boyun eğmeyen kimselerin iş birliği içinde bulunduğu şairlerle dürüst davranan iman sahibi şairlerden söz edilmiş olmasıdır Kurtubî, XIII, 60, 102-103. Fakat Mekke devrinde de şiir yoluyla İslâm’a dil uzatanlar mevcuttu. Ayrıca bu dört âyetin önceki üç âyetle hem mâna hem gramer açısından bağlantılı olduğu görülmektedir. Sûrede, son peygambere gelen vahyin İsrâiloğulları âlimlerince tanınıp bilindiğini ifade eden 197. âyetin Medine’de nâzil olduğu yolundaki telakki de isabetli görünmemektedir Muhammed Esed, II, 740. Sûre adını 224. âyetten almış, İbn Kesîr’in kaydettiğine göre Sûretü’l-câmia diye de adlandırılmış Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm, V, 175 ve Tavâsîn olarak anılan sûrelerden birini teşkil etmiştir. 227 âyet olup fâsılası dört âyette tekrarlanan “İsrâîl” kelimesindeki “ل” dışında “م، ن” harfleridir. Mekke döneminin ortalarında nâzil olduğu tahmin edilen Şuarâ sûresinin içeriğini bir girişten sonra iki bölüm halinde incelemek mümkündür. Girişte sûrenin muhtevasının gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan ilâhî kitabın âyetlerinden oluştuğu beyan edildikten sonra muhataplarının çoğunun, tebliğ ettiği âyetlere inanmaması yüzünden Hz. Peygamber’e üzüntüden neredeyse kendini tüketeceği hatırlatılmakta ve müşriklerin yeni gelen âyetlerden de sürekli yüz çevirdikleri belirtilmektedir. Ancak onların asılsız kabul edip alayla karşıladıkları vahyin olumlu ve güçlü sonuçları yakında karşılarına çıkacaktır. Aslında yeryüzü ilâhî kudretin nice tecellilerini gözler önüne sermekte, fakat müşriklerin çoğu bundan ibret almamaktadır. Sûrenin birinci bölümünde insanların dünya ve âhiret mutluluğunu sağlamayı amaçlayan ilâhî vahyin Hz. Nûh’tan itibaren yedi peygamber tarafından tebliğ edilişinin ibret verici sahnelerine temas edilmektedir. Kur’an’ın genelinde olduğu gibi geçmişten ibret alınması için zikredilen olaylar kronolojik sıralanmamış, muhataplarca daha çok bilinip ilgi gösterilen, coğrafyalarına yakın yerlerdeki olaylar öne alınmıştır. Burada önce Hz. Mûsâ ile kardeşi Hârûn’un Firavun’a karşı verdikleri mücadele oldukça geniş biçimde anlatılmakta âyet 10-68, ardından Hz. İbrâhim’in babasına ve kavmine yönelik daveti, tevhid inancı için yaptığı istidlâl, bu meyanda Cenâb-ı Hakk’ı merhametini etkileyici cümlelerle nitelemesi ve mânidar duası zikredilmekte, âhiret hayatından bir kesit verilmektedir âyet 69-104. Daha sonra Hz. Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Şuayb’ın davet mücadelesine temas edilmekte, her peygamberin irşad şekli ve muhataplarından gelen tepkiler hakkında bilgi aktarılmakta, iman etmeyen kavimlerin helâk edildiği bildirilmektedir âyet 105-191. İkinci bölüm sûrenin giriş kısmıyla uyumlu biçimde son peygamberin davetiyle başlamaktadır. Burada ona gelen mesajın ilâhî vahiyden ibaret bulunduğu ifade edilmekte, buna önceki vahiylere muhatap olan İsrâiloğulları âlimlerinin tanık olduğu belirtilmekte, fakat gerçeği inkârda direnenlerin yine de inanmayacakları kaydedilmektedir âyet 192-212. Ardından Hz. Peygamber’e, zamanı yaklaşan zaferin mânevî hazırlıklarından olmak üzere yakın akrabasını yeniden uyarması, müminlere merhamet kanatlarını germesi, gerçeğe karşı direnenlere asla katılmayacağını bildirmesi, azîz ve rahîm olan Allah’a tevekkül etmesi emredilmekte ve onun gece namazlarındaki dua ve niyazlarının kabul edildiği haber verilmektedir âyet 213-220. Sûrenin son yedi âyetinde kötülüğü temsil eden şeytanların iftiraya, yalana ve her türlü günaha düşkün kimseler, ayrıca azgınlarla bir arada bulunup her renge giren gayri samimi şairlerle iş birliği içinde bulunduğu belirtilmekte, iyi davranışların eşlik ettiği bir imana sahip olan şairler bunlardan istisna edilmektedir. Şuarâ sûresinde Hz. Peygamber’in, bir hadiste de belirtildiği üzere Buhârî, “Riķāķ”, 36; Müslim, “Feżâǿil”, 17-18 ebeveyn şefkatiyle insanları ateşten kurtarma çabalarının sonuç vermemesi yüzünden üzüntüye kapılması dile getirilmekte, kendisini teselli etmek için geçmiş peygamberlerden örnekler verilmekte, hakka davet faaliyetlerinde kula düşen görevin kendi mânevî hayatını en üst düzeye çıkarıp sabır, tevekkül, merhamet ve nezaketle gayretlerini sürdürmekten ibaret olduğu bildirilmektedir. Sûrede Hz. Nûh’tan itibaren kavimlerini hak dine davet eden peygamberlerin davet konuşmasına başlarken, “Allah’tan korkup O’na karşı saygılı olmak istemez misiniz? Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim ... bu davet için sizden hiçbir bedel istemiyorum ...” şeklindeki ifadelerinin irşad çalışmaları için yol gösterici nitelikte olduğu görülmektedir. Sûrede Hz. Peygamber’e hitap eden, “Senin rabbin asla yenilgiye uğramayan üstünlük ve engin merhamet sahibidir” meâlindeki âyet sekiz defa tekrarlanmaktadır. Hz. Peygamber Şuarâ sûresinin de yer aldığı, 100’den fazla âyet içeren miûn sûreleri övmüş, bu sûrelerin Zebûr yerine kendisine verildiğini ifade etmiştir İbrâhim Ali es-Seyyid Ali Îsâ, s. 224-225. Übey b. Kâb’dan rivayet edilen, “Şuarâ sûresini okuyan kimsenin Hz. Nûh, Hûd, Şuayb, Sâlih ve İbrâhim’i tasdik veya tekzip edenlerle Îsâ’yı tekzip eden ve Hz. Muhammed’i tasdik edenler sayısınca sevap verilecektir” anlamındaki hadisin Zemahşerî, IV, 346 mevzû olduğu kaydedilmiştir Muhammed et-Trablusî, II, 718. Selâhaddin Yûsuf Şelebî, er-Riyâżü’z-zehrâǿ fî tefsîri sûreti’ş-ŞuǾarâǿ adıyla bir eser kaleme almış Kahire 1999, İrfan Şâhid sûrenin şairlerden bahseden son dört âyeti hakkında bir makale yazmıştır JAL, XIV [1983], s. 1-21. Müellif bu makalesinde Câhiliye devriyle İslâm’ın ilk döneminde şiir hareketleri ve Resûl-i Ekrem’in şairleri gibi konulara temas sım ayatül kitabil banıun nefseke ella yekunu mü' neşe' nünezzil aleyhim mines semai ayeten fe zallet a'nakuhüm leha ma ye'tıhim min zikrim miner rahmani muhdesin illa kanu anhü mu' kad kezzebu fe seye'tıhim embaü ma kanu bihı ve lem yerav ilel erdı kem embetna fıha min külli zevcin fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür iz nada rabbüke musa eni'til kavmez fir'avn e la rabbi innı ehafü ey yedıyku sadrı ve la yentaliku lisanı fe ersil ila le hüm aleyye zembün fe ehafü ey kella fezheba bi ayatina inna meaküm fir'avne fe kula inna rasulü rabbil ersil meana benı e lem nürabbike fına velıdev ve lebiste fına min umürike fealte fa'letekelletı fealte ve ente minel fealtüha izev ve ene mined ferartü minküm lemma hıftüküm fe vehebe lı rabbı hukmev ve cealenı minel tilke nı'metün temünnüha aleyye en abbedte benı fir'avnü ve ma rabbül rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma inküntüm li men havlehu ela rabbüküm ve rabbü abaikümül inne rasulekümüllezı ürsile ileyküm le rabbül mesrikı vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta' leinittehazte ilahen ğayrı le ec'alenneke minel e ve lev ci'tüke bi şey'im fe'ti bihı in künte mines elka asahü fe iza hiye sü'banüm nezea yedehu fe iza hiye beydaü lin lil melei havlehu inne haza lesahırun ey yuhriceküm min erdıküm bi sıhrihı fe maza te' ercih ve ehahü veb'as fil medaini bi külli sehharin cümias seharatü li mıkati yevmim ma' kıyle lin nasi hel entüm nettebius seharate in kanuhümül lemma caes seharatü kalu li fir'avne einne lena le ecran in künna nahnül neam ve inneküm izel le minel lehüm musa elku ma entüm elkav hıbalehüm ve ısıyyehüm ve kalu bi ızzeti fir'avne inna le nahnül elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye' ülkıyes seharatü amenna bi rabbil musa ve amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebirukümüllezı allemekümüs sıhr fe le sevfe ta'lemun le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafiv ve la üzallibenneküm la dayra inna ila rabbina natmeu ey yağfira lena rabbüna hatayana en künna evvelel mü' evhayna ila musa en esri bi ıbadı inneküm ersele fir'avnü fil medaini haülai le şirzimetün innehüm lena le inna le cemıun ahracnahüm min cennativ ve künuziv ve mekamin ve evrasnaha benı etbeuhüm terael cem'ani kale ashabü musa inna le kella inne meıye rabbı evhayna ila masa enıdrib bi asakel bahr fenfeleka fe kane küllü firkın ket tavdil ezlefna semmel enceyna musa ve mem meahu ağraknel fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür aleyhim nebee kale li ebıhi ve kavmihı ma ta' na'büdü asnamen fe nezallü leha hel yesmeuneküm iz ted' yenfeuneküm ev bel vecedna abaena kezalike yef' e feraeytüm ma küntüm ta' ve abaükümül innehüm adüvvül lı illa rabbel halekanı fe hüve hüve yut'ımünı ve iza merıdtü fe hüve yümıtünı sümme at'meu ey yağfira lı hatıy'etı heb lı hukmev ve elhıknı bis lı lisane sıdkın fil miv veraseti cennetin li ebı innehu kane mined la tuhzinı yevme yüb' la yenfeu malüv ve la men etellahe bi kalbin üzlifetil cennetü lil bürrizetil cehıymü li kıyle lehüm eyne ma küntüm ta' dunillah hel yensuruneküm ev kübkibu fıhahüm vel cünudü iblıse ve hüm fıha in künna le fı dalalim nüsevvıküm bi rabbil ma edalleha illel ma lena min la sadıkın lev enne lena kerraten fe nekune minel mü' fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür kavmü nuhınil kale lehüm ehuhüm nuhun ela leküm rasulün ve etıy' ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil ve etıy' enü'minü leke vettebeakel vema ılmı bima kanu ya' hısabühüm illa ala rabbı lev teş' ma ene bi taridil mü' ene illa nezırum le il lem tentehi ya nuhu le tekunenne minel rabbi inne kavmı beynı ve beynehüm fethav ve neccinı ve mem meıye minel mü' enceynahü ve mem meahu fil fülkil ağrakna ba'dül fı zalik le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür adünil kale lehüm ehuhüm hudün ela leküm rasulün ve etıy' ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil tebnune bi külli riy'ın ayeten ta' tettehızune mesanıa lealleküm iza betaştüm betaştüm ve etıy' emeddeküm bima ta' bi en'amiv ve cennativ ve ehafü aleyküm azabe yevmin sevaün aleyna e veazte em lem teküm minel haza illa hulükul ma nahnü bi kezzebuhü fe ehleknahüm inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür semudül kale lehüm ehuhüm salihun ela leküm rasulün ve etıy' ma es'elüküm aleyhi men ecr in ecriye illa ala rabbil tütrakune fı ma hahüna cennativ ve züruıv ve nahlin tal'uha tenhıtune minel cibali büyuten ve etıy' la tütıy'u emral yüfsidune fil erdı ve la innema ente minel ente illa beşerum mislüna fe'ti bi ayetin in künte mines hazihı nakatül leha şirbüv ve leküm şirbü yevmim ma' la temessuha bi suin fe ye'huzeküm azabü yevmin akaruha fe asbehu ehazehümül azab inne fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür kavmü lutınil kale lehüm ehuhüm lutun ela leküm rasulün ve etıy' es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil te'tunez zükrane minel tezerune ma haleka leküm rabbüküm min ezvaciküm bel entüm kavmün leil lem tentehi ya lutu le tekunenne minel innı li ameliküm minel neccinı ve ehlı mimma ya' necceynahü ve ehlehu acuzen fil demmernel emtarna aleyhim metara fe sae metarul fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür ashabül eyketil kale lehüm şüaybün ela leküm rasulün ve etıy' ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil keyle ve la tekunu minel bil kıstasil la tebhasün nase eşyaehüm ve la ta'sev fil erdı halekaküm vel cibilletel innema ente minel ma ente illa beşerum mislüna ve in nezunnüke le minel eskıt aleyna kisefem mines semai in künte mines rabbı a'lemü bi ma ta' kezzebuhü fe ehazehüm azabü yevmiz zulleh innehu kane azabe yevmin fı zalike le ayeh ve ma kane ekseruhüm mü' inne rabbeke le hüvel azızür innehu le tenzılü rabbil bihir ruhul kalbike li tekune minel lisanin arabiyyim innehu lefı zübüril ve lem yekül lehüm ayeten ey ya'lemehu ulemaü benı lev nezzelnahü ala ba'dıl a' karaehu aleyhim ma kanu bihı mü' seleknahü fı kulubil yü'minune bihı hatta yeravül azabel ye'tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş' yekul hel nahnü fe bi azabina yesta' feraeyte im metta'nahüm caehüm ma kun ağna anhüm ma kanu ma ehlekna min karyetin illa leha ve ma künna ma tenezzelet bihiş ma yembeğıy lehüm ve ma yestetıy' anis sem'ı le ma' la ted'u meallahi ilahen ahara fe tekune minel enzir aşiratekel cenahake li menit tebeake minel mü' in asavke fe kul innı berıüm mimma ta' tevekkel alel azızir yerake hıyne tekallübeke fis hüves semıul ünebbiüküm ala men tenezzelüş ala külli effakin sem'a ve ekseruhüm şüaraü yettebiuhümül lem tera ennehüm fı külli vadiy ennehüm yekulune ma la yef' amenu ve amilus salihati ve zekerullahe kesırav ventesaru mim ba'di ma zulimu ve seya'lemüllezıne zalemu eyye münkalebiy Sin apaçık Kitab'ın Muhammed! Mü'min olmuyorlar diye adetâ kendini helak edeceksin! dilesek, onlara gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kendilerine gelen her yeni öğütten mutlaka yüz Allah'ın âyetlerini yalanladılar, fakat alay edegeldikleri şeylerin haberleri başlarına bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler bunlarda Allah'ın varlığına bir delil vardır, ama onların çoğu senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok Rabbin Mûsâ'ya, "Zalimler topluluğuna, Firavun'un kavmine git! Başlarına geleceklerden hâlâ korkmuyorlar mı?" diye şöyle dedi "Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum."13."Göğsüm daralır. Akıcı konuşamam. Onun için, Hârûn'a da peygamberlik ver ve onu bana yardımcı yap."14."Bir de onlara karşı ben suçlu durumundayım. Bu yüzden onların beni öldürmelerinden korkarım." dedi ki, "Hayır, korkma! Mucizelerimizle gidin. Çünkü biz sizinle beraberiz, her şeyi işitmekteyiz."16."Firavun'a gidin ve deyin "Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz",17."İsrailoğullarını bizimle beraber gönder." şöyle dedi "Seni biz küçük bir çocuk olarak alıp aramızda büyütmedik mi? Sen ömrünün nice yıllarını aramızda geçirdin."19."Böyle iken sen o yaptığın işi yaptın adam öldürdün. Sen nankörlerdensin." şöyle dedi "Ben onu, o vakit kendimi kaybetmiş bir halde iken istemeyerek yaptım."21."Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti de beni peygamberlerden kıldı."22."Senin başıma kaktığın bu nimet gerçekte İsrailoğullarını köleleştirmenin neticesidir." "Âlemlerin Rabbi de nedir?" "O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir." etrafındakilere alaycı bir ifade ile "dinlemez misiniz?" "O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir" "Bu size gönderilen peygamberiniz, şüphesiz delidir" "O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir" "Eğer benden başka bir ilah edinirsen, andolsun seni zindana atılanlardan ederim." "Sana apaçık bir delil getirmiş olsam da mı?" "Doğru söyleyenlerden isen haydi getir onu," üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler asa açıkça kocaman bir yılan koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz çevresindeki ileri gelenlere, "Şüphesiz bu bilgin bir sihirbazdır" yaptığı sihirle, yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne dersiniz?" ki "Onu ve kardeşini de toplayıcı adamlar gönder."37."Sana bütün usta sihirbazları getirsinler." sihirbazlar, belli bir günün belirlenen bir vaktinde bir araya da "Siz de toplanır mısınız?" üstün gelirlerse sihirbazlara uyarız" dediler. gelince, Firavun'a, "Eğer biz üstün gelirsek gerçekten bize bir mükafat var mı?" "Evet, hem o takdirde mutlaka bana yakın kimselerden olacaksınız" onlara, "Hadi ortaya atacağınız şeyi atın" üzerine onlar iplerini ve değneklerini attılar ve "Firavun'un gücüyle elbette bizler üstün geleceğiz" da asasını attı. Bir de ne görsünler, asâ onların düzdükleri sihir takımlarını üzerine sihirbazlar derhal secdeye Rabbine inandık" ve Hârûn'un Rabbi'ne." "Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım" şöyle dediler "Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz."51."Burada ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz." Mûsâ'ya, "Kullarımı geceleyin yola çıkar, muhakkak ki takip edileceksiniz" diye da şehirlere asker toplayıcılar ki, "Bunlar pek az ve önemsiz bir topluluktur."55."Şüphesiz onlar bize öfke duyuyorlar."56."Ama biz uyanık ve tedbirli bir topluluğuz."57, de Firavun'un kavmini bahçelerden, pınar başlarından, servetlerden ve iyi bir konumdan böyle yaptık ve onlara, İsrailoğullarını mirasçı ve adamları gün doğarken onları takibe topluluk birbirini görünce Mûsâ'nın arkadaşları, "Eyvah yakalandık" "Hayır!, Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir" üzerine Mûsâ'ya, "Asan ile denize vur" diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ de oraya ve beraberindekilerin hepsini ötekileri suda şüphesiz bir ibret vardır. Ama pek çokları iman etmiş ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok Muhammed! Onlara İbrahim'in haberini de o babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz" dedi ki "Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?"73."Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?"74."Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk" şöyle dedi "Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?"77."Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah dostumdur."78."O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir."79."O, bana yediren ve içirendir."80."Hastalandığımda da O bana şifa verir."81."O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır."82."O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur."83."Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat."84."Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl."85."Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle."86."Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır."87."Kulların diriltilecekleri gün beni utandırma!"88."O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!"89."Allah'a arınmış bir kalp ile gelen başka." Allah'a karşı gelmekten sakınanlara 92, de azgınlara gösterilecek ve onlara, "Allahı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" onlar ve o azgınlar ile İblis'in askerleri hepsi birden tepetakla oraya onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler97."Allah'a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz." sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk." ancak önderlerimiz olan suçlular saptırdı." bu yüzden bizim şefaatçilerimiz yok."101."Candan bir dostumuz da yok." dünyaya bir dönüşümüz olsa da inananlardan bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli kavmi de Peygamberleri kardeşleri Nûh, onlara şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"107."Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."108."Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."109."Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir."110."O halde Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!" ki "Sana hep aşağılık kimseler uymuş iken, biz hiç sana inanır mıyız." şöyle dedi "Onların yaptıklarına dair benim ne bilgim olabilir?"113."Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!"114."Ben inananları kovacak değilim."115."Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." ki "Ey Nûh! Bu işten vazgeçmezsen mutlaka taşlananlardan olacaksın!" şöyle dedi "Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı."118."Artık onlarla benim aramda sen hükmet. Beni ve benimle birlikte olan mü'minleri kurtar." biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde taşıyıp da geride kalanları suda bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli kavmi de peygamberleri kardeşleri Hûd, onlara şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"125."Şüphesiz ben, size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."126."Öyle ise Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."127."Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir."128."Siz her yüksek yere bir alamet bina yapıp boş şeylerle eğleniyor musunuz?"129."İçlerinde ebedi yaşama ümidiyle sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?"130."Tutup yakaladığınız zaman zorbaca yakalarsınız."131."Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."132, 133, 134."Bildiğiniz her şeyi size veren, size hayvanlar, oğullar, bahçeler ve pınarlar veren Allah'a karşı gelmekten sakının."135."Çünkü ben, sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum." ki "Sen ister öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bize göre birdir."137."Bu, öncekilerin geleneklerinden başka bir şey değildir."138."Biz azaba uğratılacak da değiliz." onlar Hûd'u yalanladılar. Biz de bu yüzden onları helak ettik. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli kavmi de Peygamberleri kardeşleri Salih onlara şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"143."Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."144."Öyle ise Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin!"145."Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir."146, 147, 148."Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?"149."Bir de dağlardan ustalıkla evler yontuyorsunuz."150."Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."151, 152."Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin." ki "Sen ancak büyülenmişlerdensin."154."Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen haydi bize bir mucize getir." şöyle dedi "İşte bir dişi deve! Onun belli bir gün su içme hakkı var, sizin de belli bir gün su içme hakkınız vardır."156."Sakın ona bir kötülük dokundurmayın. Yoksa büyük bir günün azabı sizi yakalar." onu kestiler, fakat pişman onları azap yakaladı. Şüphesiz bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli kavmi de peygamberleri kardeşleri Lût onlara şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"162."Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim."163."Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."164."Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir."165, 166."Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz." ki "Ey Lût! İşimize karışmaktan vazgeçmezsen mutlaka şehirden çıkarılanlardan olacaksın!" şöyle dedi "Şüphesiz ben sizin yaptığınız bu çirkin işe kızanlardanım."169."Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar."170, üzerine biz de onu ve geri kalanlar arasındaki yaşlı bir kadın hariç bütün ailesini diğerlerini helâk üzerine bir yağmur gibi taş yağdırdık. Başlarına gelecekler konusunda uyarılanların yağmuru ne kadar da kötü idi! bunda büyük bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli halkı da peygamberleri Şuayb onlara şöyle demişti "Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?"178."Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim." Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir." tam yapın. Eksik verenlerden olmayın."182."Doğru terazi ile tartın."183."İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."184."Sizi ve önceki nesilleri yaratana karşı gelmekten sakının." şöyle dediler "Sen ancak büyülenmişlerdensin." sadece bizim gibi bir insansın. Biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz."187."Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi gökten üzerimize bir parça düşür." "Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir" Şuayb'ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı bunda bir ibret vardır. Onların çoğu ise iman etmiş senin Rabbin mutlak güç sahibi ve çok merhametli bu Kur'an, âlemlerin Rabbi'nin 194, olasın diye onu güvenilir Ruh Cebrail senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile bu Kur'an'ın indirileceği öncekilerin kitaplarında da bilginlerinin onu bilmesi, onlar Mekke müşrikleri için bir delil değil midir?198, onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı yine buna böylece biz onu Kur'an'ı suçluların kalbine 202, farkında olmadan ansızın kendilerine gelecek olan elem dolu azabı görüp de, "Bize mühlet verilmez mi?" demedikçe, ona azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar? Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca dünya nimetlerinden yararlandırsak, da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, halleri nice olurdu?207.Dünyada yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helak bir hatırlatmadır. Biz zalim Kur'an'ı şeytanlar bu onların harcı değildir, buna güçleri de onlar vahyi işitmekten ise sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba uğratılanlardan olursun!214.Önce en yakın akrabanı sana uyanlara kanatlarını sana karşı gelirlerse, "Şüphesiz ben sizin yaptığınız şeylerden uzağım" 218, kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah'a tevekkül O hakkıyla işitendir, hakkıyla kime ineceğini size haber vereyim mi? her günahkâr yalancıya da şeytanlara kulak verirler. Onların çoğu ise ise haddi aşan azgınlar misin ki onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapmadıkları şeyleri iman edip salih amel işleyen, Allah'ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını olarak Allah’ın birliği, peygamberlik, vahiy ve âhiret inancı gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’den, onun kaynağından, şanının yüceliğinden ve müşriklerin Kur’an karşısındaki tutumundan bahsedilmekte, örnek ve ibret alınması için bazı peygamberlerin kıssaları ve tebliğlerinden kesitler verilmektedir. Bu kıssalarda tarih sürecinde insan karakterinin değişmediğine, bu sebeple insanda gerçeği inkâr etme eğiliminin her dönemde görülebileceğine, insanoğlunun zenginlik, iktidar, nüfuz ve şöhret düşkünlüğüne, kitlesel kültür ve ideolojilere körü körüne bağlılığına dikkat çekilmektedir. Kur’an’ın bir şair tarafından meydana getirildiği iddiaları çürütülmekte; gerçeği kabul etmeyen dönemin şairleri yerilmekte, ancak mümin ve makbul şairlerin de bulunduğu ifade edilmektedir.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla… 1. Yüce Rabbinin adını an, 2. Yaratıp düzene koyan, 3. Takdir edip yol gösteren, 4. Topraktan yeşil otu çıkaran, 5. Sonra da onu kapkara bir sel artığına çeviren yüce Rabbinin adını an, tesbih ve takdis et. 6. Sana Kur an’ı okutacağız; sen hiç unutmayacaksın. 7. Artık Allah’ın dilediği hariç, Şüphesiz Allah, açığı ve gizleneni bilir. 8. Seni en kolaya muvaffak kılacağız. 9. O halde eğer öğüt fayda verirse öğüt ver. 10. Allah’tan korkan öğütten yararlanacak. 11. Kötü kimse ise öğütten kaçınacaktır. 12. O ki,en büyük ateşe girecektir. 13. Sonra o, ateşte ne ölür ne de yaşar. 14. Doğrusu feraha ermiştir temizlenen, 15. Rabbinin adını anıp O’na kulluk eden. 16. Fakat siz ey insanlar! dünya hayatını tercih ediyorsunuz. 17. Oysa ahiret daha hayırlı daha devamlıdır. 18. Şüphesiz bu anlatılanlar, önceki kitaplarda, vardır. 19. İbrahim ve Musa’nın kitaplarında. BU SUREYLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER Adı Allah’ın “Yüce” anlamındaki adıyla başladığı için “el-A’lâ” denilmiştir. Nüzul zamanı Muhtevasından da anlaşılacağı gibi, Mekke’nin ilk dönemlerinde nazil olan surelerden birisidir. 6. ayette geçen “Sana okutturacağız ve sen onu asla unutmayacaksın” ifadeleri, göstermektedir ki; bu sure Raslulullah’ın vahyi zihnine tam olarak yerleştiremediği ve hâlâ vahy geldiği zaman bazı kelimeleri unutmamak için tekrarladığı dönemlerde nazil olmuştur. Zikredilen ayet ile birlikte Taha; 114. ve Kıyame; 16-19. ayetlerini okuduğumuz takdirde ve bu üç ayeti tertip ve mahal itibariyle incelediğimizde, mesele iyice vuzuha kavuşur. Allah Teâlâ Rasulullah’a “Kesinlikle müsterih ol, Biz sana okutacağız ve sen onu asla unutmayacaksın” buyurmuş ve bir süre sonra ikinci kez Kıyamet suresinde, Rasulullah nazil olan ayetleri acele acele okuduğu için, “Unutmamak için acele etmene gerek yok, Biz onu okurken iyice dinle, sana okutmak ve ezberletmek bize aittir” denilmiştir. Son kez Taha suresi nazil olmuş ve surenin 113 ayeti birden inerken, Rasulullah ezberliyemiyeceğinden korkarak belki bir ayeti unuturum endişesiyle acele ederek ezberlemeye çalışmıştır. Bunun üzerine Allah Teâlâ, “Sana vahyedilmesi henüz tamamlanmadan, Kur’an’ı acele okumaya kalkma” diye emretmiş ve daha sonra Rasulullah, asla bu gibi tereddütlere düşmemiştir. Bu üç ayetten başka bu konu hakkında herhangi bir işaret yoktur. Konu Bu kısa surede üç ayrı konu işlenmiştir. 1 Tevhid. 2 Rasulullah’ın eğitimi. 3 Ahiret. Birinci ayette tevhidî talimat, bir cümle ile şöyle ifade edilmiştir “Allah’ın yüce ismini tesbih ediniz”, yani Allah’a zaafiyet, hata atfeden ve mahlukat için müşrikçe anlamlara gelebilen isimler kullanmayın. Çünkü dünyadaki tüm ifsad edici düzenlerin temelinde, Allah’ın zâtı hakkındaki yanlış akideler yatmaktadır. Bu düzenler Allah’ın zâtını yanlış düşüncelerle şekillendirerek tasarruf etmişlerdir. Dolayısıyla en emin yol, Allah’ın en güzel isimlerle çağırılmasıdır, ki o zaten en güzel isimlerle çağırılmaya layık olandır. Daha sonraki üç ayette şunlar anlatılmaktadır “Rabbin sana tesbih etmeyi emretmektedir. O Allah ki kainatta bulunan herşeyi yaratan, belli bir ölçü veren ve kaderini tayin edendir. O neyi hangi maksat için yaratmış ise, o maksadın hasıl olması için ona yolunu da öğretmiştir. Yeryüzünden bitkilerin çıktığını, büyüdüğünü ve çürüyerek yok olduğunu bizzat gözlerinizle görmektesiniz. Hiç kimse ilk bahar getirmeye muktedir olmadığı gibi, sonbaharın gelmesini engellemeye de güç yetiremez.” Bundan sonraki iki ayette, “Kur’an’ı nasıl ezberleyeceğim diye endişe etme! Senin hafızana Kur’an’ı yerleştirmek Bize düşer. Kur’an’ı ezberlemen ve zihnine yerleştirmen bizzat senin becerin ve marifetin olmayıp, bilakis bu benim sana verdiğim bir nimettir. Şayet dilersem, bu Kur’an’ı hafızandan silerim” diye Rasulullah’a tenbih ve tavsiyede bulunulmuştur. Daha sonra Rasulullah’a şöyle buyurulmuştur “Herkesi doğru yola iletmekle görevlendirilmiş değilsin. Senin vazifen sadece hakkı tebliğ etmektir. Sen sadece kulak verenlere en güzel yolla ve iyilikle anlat. Şayet sırt çevirirlerse, peşlerine düşmene gerek yok. Gittiği sapık yolun sonuçlarından kimler korkmaya başlarsa, ancak bu kimseler hakka kulak verirler. Hangi bedbaht davetini dinlemekten kaçınır ve sırt çevirirse, o yaptıklarının kötü sonuçlarını görecektir. Surenin sonunda kısaca şöyle buyuruluyor; Kurtuluş, ancak akidesinde, ahlâkında ve amellerinde salih olanlar, kendilerini yaratan Rablerini tesbih edenler ve namazı kılanlar içindir. Halbuki kâfirlerin tüm düşünce ve davranışları, dünyadaki rahatlığın, lezzet ve zevklerin peşinde koşmaktan başka birşey değildir. Asıl olan ahirettir ve insan onun için endişe etmelidir. Çünkü bu dünya fani ve geçicidir, ahiret ise daim ve bakidir. Ayrıca ahiretteki nimetler, dünyadaki nimetlerden kat kat üstündür. Bu gerçek sadece Kur’an’da değil, daha önce gelen sahifelerde de bildirilmiştir. Yani İbrahim’in ve Musa’nın sahifelerinde… Tefhimü’l-Kur’an, Mevdudi
şuara suresi 78 ayet okuyanlar